Neye öncülük ederseniz; o, sizi takip eder…
“Essebebü ke’l fâil” (sebep olan yapan gibidir) prensibi hayatın her ânında bizi takip etmektedir. İyi ya da kötü yaptığımız şeylerle etrafımızı ister istemez etkilerken bilmediğimiz sevaplar, ya da(önerdiğimiz film,dizi,kitap,klip vs,ve bunlardan kötü şeyler ögrenipte sokaklarda uygulanıyorsa) günahlara vesile olabiliyoruz.
Eğer bir aile reisi, ya da öğretmensek yaptığımız, öğrettiğimiz her güzel şey bizim amel defterimize sevaplar olarak geliyor. Ama ya tersine sebep oluyorsak?o zaman Çok tehlikeli durumdayız demektir. Ebû Hüreyre’nin (ra) rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Efendimiz (sas) şöyle buyuruyor:
İnsanları doğru yola çağıran kimseye, kendisine uyanların sevabı gibi sevap verilir. Ona uyanların sevaplarından da hiçbir şey eksilmez. Başkalarını sapıklığa çağıran kimseye de, kendisine uyanların günahı gibi günah verilir. Ona uyanların günahlarından da hiçbir şey eksilmez.” (Müslim, İlim 16)
Allahu Teâla (cc), Efendimiz’i (sav) “üsvetün hasenetün” şeklinde tavsif etmiştir. Bu, “Hz. Muhammed’de (sav) en güzel, en yüce sıfatlar- nitelikler vardır. En güzel örnek odur!” demektir. Kur’an ve Efendimiz, insanlığı hayra ve iki cihan saadetine çağırır. Bu ikisinin dışındaki tüm yollar ise bütün süslerine ve şatafatlarına rağmen insanlığı karanlıklara ve sonu belirsiz yollara çağırmaktadır.
“… Rabb’inin yoluna çağırmaya devam et…” (Kasas: 28/87)
“Rabb’inin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır…” (Nahl: 16/125)
“… İyi ve güzel olan şeylerde ve yolunuzu Allah’ın kitabıyla bulmada yardımlaşın…” (Maide: 5/2)
“İçinizde iyi ve yararlı olana davet eden doğru olanı emreden bir topluluk çıksın…” (Al-i İmran: 3/104)
Hayatımızın hangi yöne aktığına şöyle bir bakalım (Dizilerle mi Kliplerle mi vs)?? yoksa Efendimiz’in (sav) müjdelediği o (sahabe) iyiliklerle mı gidiyor? diye bir sorgulayın.!!
(alıntı yazıdır!)
Arkadaşlar bu yazıyı ekledim çünkü öylesine inandığım ve örnek aldığım bir konuyu muhafaza ediyor ki blog’umda paylaşmadan edemedim. Bazen koyu eleştiriler alıyorum: “ders mi veriyorsun milletin günahlarından sanane bırak takıl kafana göre ne yazıyorsun din diyanet konularını boşver, kim ne günah işlerse işlesin ne b.k yerse yesin sanane” gibilerinden eleştiriler bunlar. Ben zaten kafama göre esiyorum blog’umda İslamiyet’e hayran biri olmama rağmen ne kadar İslamiyeti yaşadığım da tartışılır, ancak doğru bildiğimi de burada paylaşmaktan çekinmem, rengini belli etmeyen bukalemun karakterli insanlardan nefret ettiğimi her zaman söylemişimdir. Ben de bunu yaşamaya çalışıyorum karakterim neyse burda da onu okursunuz ne azı ne fazlası. Dolayısıyla müslüman adam İslamiyet’i imanı kadar yaşar ve benim imanım bana: “iyiliği emret kötülükten alıkoy” diyor. Buna dayaranak da arada burda fetva tadında yazılar yazıyor olabilirim. Bundan rahatsız olanlar varsa dönüp bir imanlarını sorgulasınlar derim.
Gelelim başlığa: “Bu Yazı Bloggerları Yakından İlgilendiriyor..” evet hemde çok yakından ilgilendiriyor. Siz blog’unuzda ne yazarsanız, blogda kimlerin resmini yayınlar ve O kişilerin neyini överseniz karşınızdaki insanlara da onları tavsiye etmiş olursunuz. Bu şeyler (ya da kişiler) iyi ve hayırlı ise ne ala, ama değilse.. Allah sonumuzu hayır etsin.
Blog ve kişisel siteler hiçte küçümsenmemesi gereken bilgi-iletişim araçlarıdır. Ve bunları hayrımıza ya da zararımıza kullanmakta tamamen bizim aklımıza bakıyor. Her zaman söylerim: “aklı olan ne güzel insandır..”