Bu hikayeyi piyangodan, lotodan, totodan, sayısaldan, iddaa vs. türü şans oyunlarından para çıksın diye dua edenlere, yolda gördüğü parayı cebine indiregandi yapanlara, haksız ve haram kazanç peşinde koşanlara, fakirler için ayrılan fonu ya da yardımları, “zengin olmasına ya da ihtiyacı olmamasına rağmen” yağmalayanlara, onun bunun malına zarar vermeyi marifet bilenlere ve kul hakkı yemeyi uyanıklık sananlara hediye ediyorum Keyifli ibret almalar.
Zengin bir adam kabirden ve yalnız kalmaktan çok korkarmış:
“Öldüğüm geceyi kim kabre girerek sabaha kadar benimle geçirirse servetimin yarısı onundur”
diyecek kadar hemde
Araştırıp bulmuşlar öyle birini. Bir hamalmış o gece zengin adamın kabrinde yanında kalacak olan kişi.. Hamal içinden demiş ki:
Benim sadece bir ipim (küfesini bağlamak için kullandığı ip) var. Kaybedecek bir şeyim yok. Sabaha kadar orda kalırsam sabaha zengin çıkarım kısa yoldan köşeyi dönerim..
Ve teklifi kabul etmiş..
Zengin adamın yanında beklemeye koyulmuş.. Kabirde..
Sorgu sual melekleri (münker ve nekir) gelmiş ve bakmışlarki bir ölü bir de diri.. Melekler:
Nasılsa ölü hep burda biz canlı olandan başlayalım.. ( )
Ve hamalı sorgu suale çekmeye başlamışlar..
O ip kimin? Nereden aldın? Niye aldın? Nasıl aldın? Nerelerde kullandın?…
Sabaha kadar sorgu devam etmiş ip üzerinde.. Ama sabaha değin ipin hesabı bir türlü bitmemiş..
Nihayet sabah olup da hamal kabirden çıkınca anlaşmayı yaptığı adamlar tamam servetin yarısı senin demişler, ama hamal:
Aman istemem kalsın, ben sabaha kadar kendi alnımın akıyla kazandığım ipin hesabını veremedim, havadan gelen o kadar servetin hesabını nasıl veririm..
Bu hikayeyi eminim duymayan kalmamıştır ama günümüzde bu tarz hikayeleri tekrarlamakta ve hatırlatmakta yarar var diye düşünüyorum. Yüz kişiden bir kişi bile anlasa kafi. Umulur ki ibret alan olur.