Önemsiz..

Önemsiz çünkü önemsiz kişilerin adı geçiyor.. Her zaman olduğu gibi önemsiz insanların adını vermeden bu yazıyı yazacağım. Aynen burda olduğu gibi. Ama ordakilerin adını şimdi vermek istiyorum o zaman vermediğime pişman oldum çünkü haksız duruma düşen ben oldum mal gibi.X dediğim saftirik Nesibe Yalınız ve “Y de blog camiasında adı Böcek olan “kız”?.. “20′li yaşlarda Akrep Burcu bir ayı” dediğim tipte Orjinal Delikanlı adındaki blogger vatandaş. Kendisi blog’uma isimsiz olarak müstehcenlik ötesi (gerçekten iğrenç) bir yorum yazmıştı. IP’den tespit edip kendisini bulmuş ancak teşhir etmemiştim. Yazdığı yorumu buraya yazmaktan utandığım için yazmıyorum. Ama o ben yorumunu ifşa etmediğim için kolaylıkla zeytinyağı gibi üste çıkmış ve blogger arkadaşların blogroll’ünde yerini almıştı. Halbuki ben yorumun ona ait olduğuna dair screenshot’u bile almıştım. Tabi kimsenin olan bitenden haberi olmadığı için bu a.salak herifin ne b.k olduğundan bihaber arkadaş listesine ekleyebildi O’nu. Bu arada yazıyı okudunuz mu? Bence okuyun.. Biliyorum komedilik bir senaryo ama bana bu senaryoyu yaşattı bu sidikliler valla sadece helal olsun diyorum..

Kısa bir post olacak bu. Sadece sessizce silmiş dedirtmemek için. Şimdiye kadar ne yaptıysam duyura duyura yaptım blog camiasında. “Birileri” gibi yüze gülüp, üstelik yapılanları taklit edip (bu tipler acayipte örnek alır daha doğrusu taklit eder beni haa) arkadan iş çevirmem mesela. Bu da öyle bir niyetle yazıldı..

Uzun bir süredir gözlemlediğim ve bana diş bilediğini artı birde dost görünmeye çalıştığını gördüğüm “kredisi tükenen” kişileri MSN’imden ve Face’imden sildim. Ben iyi niyetle yaklaştıkça, onlar azdı ve totoları da baya bi kalktı çünkü. İndirme vakti bugündür. İsterlerse onlar da beni silsin ve bu zoraki birliktelik artık bitsin. Zira beni fazlasıyla yormaya başladı.. Sildikçe rahatladım walla ne yalan söyleyeyim

Şimdi hakkımda diledikleri kadar konuşabilirler, önceki günlerde olduğu gibi. Ama daha fazla konuşsunlar artık, malzeme de verdim size ohh ne güzel. Konuşun da bolca günahımı yüklenin bana da sizin gibi hamallar lazımdı zaten. Bak ya keşke söylemeseydim şimdi söyledim diye hakkımda kötü de konuşmazsınız. Hep zıt gideceksiniz ya bana. Tüh, nasıl da unuttum.

Böcek Ablamız Kız-Mışş ve Bizi Rezil Et-Mişş :)

Efendim malumunuz insan kıskanabilen ve kıskandıktan sonra tuhaf davranışlar içerisine girebilen bir mahluk. Kendi üzerimde kıskanılabilecek olarak düşünebileceğim benim açımdan önemli tek bir şey var. O da sevgilim. O’nun dışında çok da önemsemediğim (çünkü hobi olarak bakıyorum, hayat amacım olmuş durumda değil) bazı teknolojik ve bilimsel 1 2 yeteneklerim artı blog dünyasında/sanalda samimi arkadaşlarımın sayısının fazla olması. Yani sanal anlamda kıskanılabilecek özelliklerim bunlar “olabilir” bana göre.

Hani bir söz vardır ya “hem kel hem fodul” bir diğeri de “hem suçlu hem güçlü”.. Bu sözlere iyi bir örnek olacak bugünkü hikayemiz 🙂

Karakteri oturmamış artı kimliksiz neyi savunduğu belli olmayan bir insan yavrusu gider birinin saçını çeker hatta yarım gramlık aklıyla onu dövmeye çalışır, ondan sonra o dövmeye çalıştığı kişi döverse oturur ağlar 🙂 Yiğit değildir çünkü iyi olan kazanır şeklinde bakmaz ki dünyaya. At gözlükleriyle sadece sataşır ve karşısındaki kişiyi “ezdiğini düşünüp” egosal anlamda tatmin olmak ister. Herneyse, karşısındaki kendi gibi aptal değilse dayağı da yer bi şekilde o ayrı :)) Ağlamaya başlayınca bizim duygusal ve bu duygusallıktan kaynaklanan subjektivite ile olaylara yaklaşım gösteren halkımız sayesinde çevresinde bir sürü yağdanlık bulur, O’nu rahatlatmak için saçmalar da saçmalarlar. Ağlıyor ama suçlu o halbuki 🙂 Bunu sormaları ve “e sen ağlıyorsun ama olayı sen başlatmışsın, çirkinlik terbiyesizlik yapmışsın o da kendini savunmuş, boşa zırlama” demeleri gerekir, ama diyemezler. Çünkü onlar birer yağdanlıktır ve gün gelicek o teselli verdikleri kişiyi de başkalarına kötüleyeceklerdir. Doğruyu es geçerler ve objektif olmak, adil olmak şöyle dursun, sadece; ezmeye çalıştığı kişiyi ezemediğinden oluşan sinirinden kaynaklanan egosunu tatmin edebilmek için “öylesine” laflar eder. Öylesine, çünkü; onlar aslında aptal değildir ve kimin haklı kimin haksız olduğunu zaten bilmektedirler. Ortada samimi bir ilişki yoktur ama onlar varmış gibi gösterirler 🙂 Bu devran böyle döner onların blog dünyasında…

Ne ironik bir analiz öyle değil mi. Konuyu anlamak isterseniz önce buraya sonra alttaki resme bakabilirsiniz 🙂

Not: Sinirden gülme tesirlidir baştan uyarayım.