asimile olmuş Türk’ün hâli..

asimilasyon.. yozlaşma.. kültürü, dini, örfü adeti gelenek ve görenekleri beğenmeme.. başka kültürleri, dinleri CANI CİĞERİ GİBİ benimseme.. sonuç itibariyle iki arada bir derede özendiği milletleri kendine güldürür bir halde cibilliyetsizce ortalıklarda dolanma.. kimliksiz ve dinsiz bir topluma doğru gidiyoruz bakalım hadi hayırlısı..

CUMALARIMİZ PAZAR OLDU..
BİZE NE OLDUYSA AZAR AZAR OLDU..

Necip Fazıl şimdiki zamanı o zamandan görmüş.. Zaten büyükler, ileri görüş yetenekleri ve yüksek farkındalıkları olduğu için büyük değil midir biraz da?

not: tebdili mekân aram bitmiştir, tekrar sizlerleyim ehemöhöm

Yıldızlar Geçidi-NFK, Mehmet Akif ve Recep Yazıcıoğlu

nfk-mehmet-akif-recep-yazicioglu-yildizlar-gecidi

Burak, Recep Yazıcıoğlu’nun hayatını anlatmaya çalışan film “Vali” ile beni de mimlemiş. Mutluluk pöykürüşçüleri Serzeniş ve Kuzucuk da en sevdiğim, hayranı olduğum şairi sormuşlar.

“Bir memlekette, namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur”

diyor Yazıcıoğlu. Ve hayat felsefesini bu güzel sözüyle özetliyor, cesur yüreğinin gücüyle. Örnek alınacak, hayatı başarılarla dolu bir insanın hikayesi “VALİ”. İzleyenler bilir, STV‘de dizisi de vardı “Şubat Soğuğu” isminde. Süper vali Recep Yazıcıoğlu’nun hayatını anlatıyordu.

Filme henüz gitmedik, daha doğrusu gittik ama o gün Şişli Cevahir AVM Megaplex’te bulamadık. Sonra da sinemaya çıkma şansımız olmadı. Eğer vizyondan kalkmadan tekrar sinemaya gidersek İstinye Park AVM’de izleyeceğimiz ilk film “VALİ” olacak. Çok fazla sinemaya gitmiyoruz çünkü.

Kuzu ve Serzenişimin mimine gelelim. En sevdiğim, hayranı olduğum şair..

Benim şiirle, şairle pek işim olmaz arkadaşlar ne yalan söylim Şiirle pek alakam yoktur açıkçası. Bizim millete bakıyorum şiir dedin mi yerlerdeler bayılıyorlar şiire aman Allah’ım. Duygusal yazılar, şiirler gördüklerinde o kişiyi bir seviyorlar, bir sarıyorlar ki anlatamam. Haa bu bir suç mu? Elbette bunu kastetmiyorum. Kimse yanlış anlayıp boş yere alınganlık yapmasın yani. Ama zaaf olabilir şiir. Ben pek etkilenmiyorum açıkçası şiirden.. Ama şiire eğer vatan, millet ya da Allah sevgisi gibi duygular katılmışsa.. İşte o zaman akan sular durur benim için. Kuru kuruya aşk şiirleri açıkçası bayıyor bir çok şiiri okuduğumda. Yani bir kısmı hoşuma gidiyor elbette. Ama ruh halimin de büyük etkisi oluyor etkilendiğim anlarda. Mesela hassas anlarımda çok etkilenirim aşk, sevgi vs. şiirlerinden. Özlem duyduğum, aşkımın kabardığı anlarda özellikle 🙂 .. Gibi.. Yani ekmek yer gibi şiir okumam/sevmem kısacası, çok özel anlarda hoşuma gider sadece..

Ev sevdiğim şiirler; en gerçek ve en yüce duyguları anlatan şiirler olur. Tabiki en sevdiğim şairler de; bu tür şiirleri yazan zatlardır. Örneğin; Mehmet Akif Ersoy ve Necip Fazıl Kısakürek.. Hayran olduğum iki şair. Gerek hayatları ve yaşam felsefeleri, gerek şiirleri olsun, sevdiğim şairlerden, sevdiğim insanlardandırlar.

Ati’yi Karanlık Görerek Azmi Bırakmak

Âti’yi karanlık görerek azmi bırakmak…
Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak.
Dünyâda inanmam, hani görsem de gözümle.
İmânı olan kimse gebermez bu ölümle:
Ey dipdiri meyyit, ‘İki el bir baş içindir.’
Davransana… Eller de senin, baş da senindir!
His yok, hareket yok, acı yok… Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana… Sen böyle değildin.
Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz?
Kendin mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz?
Âti’yi karanlık görüvermekle apıştın?
Esbâbı elinden atarak ye’se yapıştın!
Karşında ziyâ yoksa, sağından, ya solundan
Tek bir ışık olsun buluver… Kalma yolundan.
Âlemde ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk!
Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk!
Herkes gibi dünyâda henüz hakk-i hayâtın
Varken, hani herkes gibi azminde sebâtın?
Ye’s öyle bataktır ki; düşersen boğulursun.
Ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!
Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar;
Me’yûs olanın rûhunu, vicdânını bağlar
Lânetleme bir ukde-i hâtır ki: çözülmez…
En korkulu câni gibi ye’sin yüzü gülmez!
Mâdâm ki alçaklığı bir, ye’s ile sirkin;
Mâdâm ki ondan daha mel’un daha çirkin
Bir seyyie yoktur sana; ey unsur- îman,
Nevmid olarak rahmet-i mev’ûd-u Hudâ’dan,
Hüsrâna rıza verme… Çalış… Azmi bırakma;
Kendin yanacaksan bile, evlâdını yakma!

Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş…
Sesler de: ‘Vatan tehlikedeymiş… Batıyormuş! ‘
Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından,
Tek kol da demiyor bir tarafından!
Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.
Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar…
Uğraş ki: telâfi edecek bunca zarar var.
Feryâd ile kurtulması me’mûl ise haykır!
Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır!
‘İş bitti… Sebâtın sonu yoktur! ‘ deme, yılma.
Ey millet-i merhûme, sakın ye’se kapılma.

Mehmet Akif Ersoy

*** *** *** ***

Kadın

Kalıp değil bir fikir…
Elmas sorguçlu fakir;
Açıkta sırrı bakir;
Kadın…

Çölde kaçan bir serap;
Yönü kementli mihrap…
Madeni som ıstırap;
Kadın…

Dipsiz hasrete tuzak;
En yakınken en uzak….
Tadı zehrinde erzak;
Kadın…

Bir işaret, bir misal;
Ayrılık remzi visal…
Allah’a yol bir timsal;
Kadın…

Necip Fazıl Kısakürek

Böylece bir (iki) mimin daha sonuna gelmiş bulunuyoruz. Yapımda ve yayında emeği geçmiş olan tüm azalarıma (beynim, gözlerim, kellem, sakatatlarım ve parmaklarıma) teşekkürler

NOT: Mimi paslamadan olmaz di mi unutmuşum. Any‘ciğimi mimliyorum.

19:46 Baştan Eklenmesi Gereken Ama Unutulan Önemli Not: Şiir sevmiyorum lafım yanlış anlaşılmasın lütfen. Yoğun duygularını kah şiire kah yazıya döken kişilere saygım sonsuz.

6 Ramazan 1429.. 27'ye ilk adım Sultanahmet, Ayasofya civarlarında..

Hicri olarak 27 yaşıma adım attığım gün.. Sultanahmet’e gidip komşularına da bir selam vermeden çıkmak olmazdı elbette.  Ayasofya, Yerabatan sarnıcı, Gülhane.. Ayasofya yine pek hüzünlü geldi gözüme. Karşı komşusu Sultanahmet’te insanlar 5 vakit namaz kılıp, kuranlar okurken onun içerisinde ise Allah’ın adının pek de anılmadığı bir ortam vardı çünkü.. Hangi mekan istemezdi ki O’nun isminin zikredildiği bir mekan olma şerefini? Üstelik bu mekan Ayasofya gibi Fatih’in İstanbul’u fetheder fethetmez Cami’ye dönüştürdüğü ve namazını kıldığı mekansa..

Aylar yıllar geçti, hala ağlarsın
Artık yaşlarını sil ayasofya.
O mahzun halinle yürek dağlarsın
Fethin sembolüsün bil ayasofya.

Biliriz yaranı derindir, derin
Bakarsın bizlere mahzun ve serin
Gönüllerde yine aynıdır yerin
Olmasın yaşların nil ayasofya.

İsteriz müminler sende cem olsun
Haktan hakikattan her gün dem olsun
Kuduz köpeklere varsın yem olsun
Sana uzatılan dil ayasofya.

Fatih’in vakfını tutarız müze
Torunuyuz deyip çıkarız düze ,
Gün gelip bu hesap sorulur bize
Görecek göz neden mil ayasofya.

Gaflet uykusundan millet uyansın
Hakk’ın boyasıyla yine boyansın
Zalimlere değil Hakka dayansın
O zaman düşmanlar çil ayasofya

Değişmez ölçüyü millet taşırdı
Temel taşlarını küffara aşırdı
Bir sam yeli esti yolu şaşırdı
Karıncayı sandı fil ayasofya.

Necip Fazıl Kısakürek

Saat 12’de başlayan turumuz akşam 10’a doğru son buldu. Ve hala gezilmedik bir sürü yer vardı 😀 Benim adıma saat 12’den (ki evden çıktığımda 10 idi) iftara kadar güneş altında olmak facia bir durumdu diyebilirim ühüühü Çoooooook susadım yahu! Hayatımda bu kadar susadığımı hatırlamıyorum. Hele oruç tutmayıp, tutmadıkları gibi bir de cami içine kadar (!) elinde su şişeleri ile girebilen rahat insanlar da çevrede bol olunca bu ihtiyaç ikiye katlandı haliyle. Su şişelerini lıkır lıkır kafaya diktiklerini gördükçe o şişeleri kafalarında paralayasım geldi ne yalan söylim kızdım  Kim oruç tutar, kim tutmaz mesele o değil, beni de bağlamaz zaten. Asıl mesele “saygı”. Oruç tutmuyorsunuz madem bari oruç tutanlara saygılı olun. Halkın çoğunun müslüman olduğu bir ülkede yaşıyorsanız, resmi dine de azıcık saygı duyun, ayıptır. Turistlere lafım yok tabi onlar zaten gavur hahayyt Benim lafım “müslümanım” diyen şahsiyetlere.

Öğlen ve ikindiyi Sultanahmet camiinde kıldık. Ama ben kıldığım namazdan pek bir şey anlamadım açıkçası :/ Çünkü namaz kılarken resimlerim çekildi bir kaç turist tarafından :pPp yahu camii mi müze mi anlamak güç artık. Üstelik abdestsiz girenler mi dersiniz, yarı çıplak vücutla camiye girmek isteyenlere kapıda örtü veren görevliye çemkiren kadınlar mı (hatta bi tanesi kapıdaki görevli mini eteğini örtmesi için örtü verdiğinde bağırdı çağırdı sonunda örtüyü aldı ama camiye girince örtüyü çantasına koydu o mini mini eteği ve çıplak bacakları ile camide gezdi :lol: hey Allah’ım yaaa güler misin ağlar mısın yani.. İnanışı ne olursa olsun, medeni olan insan her mekanda adabına uygun davranandır.) Cami olmaktan çıkmış sanki Sultanahmet.. Rahatsız edici buldum bu manzarayı. Ve doğal olarak namaza kendimi veremedim orda. Böylesi kutsal bir mekanda böyle tatsız bir havanın zuhur etmesi ne acı..

Çektiğim yüzlerce fotoğraftan bir kaçı.

Bir de müze kart olayı varki evlere şenlik. Müze kartı alanlar, bir yıl boyunca hem Ayasofya’ya hem de belirlenen bir sürü müzeye beleş giriş yapabiliyorlar. 20 ytl’ye bir yıl boyunca müze gezisi.  Ayasofya’ya tek bir giriş biletinin 20 ytl (öğretmen ve öğrencilere 10 ytl) olduğu düşünülürse, müze kart ile bir sene boyunca beleş müze gezmek baya baya ekonomik, hatta Turkish kebap 😉